Stefan Zweig'in 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldığı uzun öyküsüdür. İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan 68 sayfalık bir kitaptır. 68 sayfa olduğunu özellikle belirtmek gerek çünkü kitap okumayı sevmeyenler veya kitap okuyacak vakti olmayanlar tarafından kolaylıkla gün içinde bitirilebilecek bir kitaptır. Zweig'i özellikle Satranç ile tanıyanlar bilirler ki Zweig insan psikolojisini çok iyi analiz eden nadir yazarlardandır. Bu kitap için de aynılarını söylemek mümkün.
Aşık bir kadınının hem de saplantı derecesinde aşık bir kadının psikolojisini bir erkek olarak bu kadar iyi yazması ender rastlanacak bir edebiyat hadisesi bence. Tavsiyem üzerine bu kitabı okuyanlar çok beğendiler. Bence herkes bu kitaba bir şans vermeli ve zaten çok kısa olan bu öyküyü okumalı.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". (arka kapak)
"insanlar yolculuklardan geri dönerler" dedin
-evet geri dönerler elbet. ancak geride bıraktıklarını çoktan unutmuş olurlar.
-Beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana? Biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.