William Golding tarafından 1954'te yayınlanan, sembolizmin her karakterde ve her olayda belki de biraz abartı bir şekilde kullanıldığı çok ünlü romandır. Ben bu kitabı bitirdikten sonra uzun süre gecenin karanlığına gözlerimi dikmiş ve kendime gelememiştim. Benim için muhakkak okunması gereken kitaplardan biridir.
Konusu:
R. M. Ballantyne'ın Mercan Adası gibi eşsiz bir mercan adasının cenneti andıran ortamında başlayan bu roman, çağdaş toplumlardaki çöküntünün, insan yaradılışındaki köklerini göz önüne sermek amacıyla Mercan Adası'ndaki duygusal iyimserlikten apayrı bir yönde gelişir. Sineklerin Tanrısı, günümüzde bir atom savaşı sırasında, ıssız bir adaya düşen bir avuç okul çocuğunun, geldikleri dünyanın bütün uygar törelerinden uzaklaşarak, insan yaradılışının temelindeki korkunç bir gerçeği ortaya koymalarını dile getirir. (arka kapak)
-Yan yana yürüdüler. Ayrı yaşantıları, ayrı ayrı duyguları olan iki kıta gibiydiler; bir ilişki kurulamıyordu aralarında.
-Bizden başka canavar yok belki...